EĞİTİM DAİMA EĞİTİM

EĞİTİM DAİMA EĞİTİM

“Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme, terbiye.” TDK’nun Türkçe sözlüğünde eğitim kelimesi bu şekilde tanımlanıyor.

Bu girizgâhtan sonra, ülkemizde uzmanı olmadan konuşulabilecek konuları buraya yazmamın çok bir anlamı yok. Medyaya bir göz atmanız hangi konularda kimlerin meydanı boş bulup ahkâm kestiğini anlamanıza yeter de artar bile. Ne hazindir ki; bu konuların başında da eğitim gelmektedir.

Eğitime yön göstermeye çalışan kişilerin çocuğu ya da torunu öğrencidir. Belki de bir dönem ücretli öğretmenlik yapmıştır. Apartmanlarında oturan bir öğretmen vardır da ondan duymuştur. Hiçbir bağlantısı yoksa en azından o kişi de bu yollardan öğrenci olarak geçmiştir. Bu veriler kendince bu kişilerin eğitim konusunda söz söylemesine yetmez de artmaz mı bile?

Ülke gündemi eğitimde sık yapılan değişikliklerle sık sık eğitim konusuna kilitlenmekte, daha uzun dönem gündemin öndeki konularının eğitim olacağını varsaymak müneccimlik olmasa gerek. Ortaokuldan liselere geçiş için 1 milyon 200 bin öğrencinin olması, bu kadar ailenin ana gündem konusunun eğitime odaklamasına yetiyor da artıyor bile. Yine üniversiteye giriş sınavlarında yapılan ve yapılmaya devam eden değişiklikler de 2017 yılında üniversiteye giriş sınavına 2 milyon 300 bin kişinin girdiği düşünülürse, bu kadar ailenin de ana gündemine eğitim konusunu ilk sıraya yazıyor. Bu minval üzere yukarıda saydığımız ilgilerle birlikte toplumun hemen her kesiminden kişi eğitim konusunda bir şeyler söyleme, bir yenilik isteme kuyruğuna giriyor.

Bu yazdıklarımızdan eğitim konusu kamuoyunda konuşulmasın gibi bir tezimiz olduğu sonucuna ulaşılmasın. Nasıl ki otomobilimiz bozulduğunda yetkili servise veya ehil bir tamirciye götürmeyi düşünüyor isek; eğitim konusunu da uzmanlarına bırakmayı

bilmeliyiz diye düşünüyorum. Millet olarak köklü bir tarihe ve tecrübeye sahibiz. Orhun Yazıtları’ndan, Nizamülmülk’ün Nizamiye Medreseleri’nden, Osmanlı Devleti’nin eğitim sisteminden, Cumhuriyet’in kazanımlarına hepsi değerlendirilip; pergelin sabit ucunu bu köklü medeniyetimize odaklayıp serbest ucunu tüm dünyada dolaştırarak milletimizin bünyesine en uygun eğitim modeli ile nesillerimizi yerleştirmeliyiz.

Bir anne dünyaya getireceği yavrusu için nasıl doğum sancıları çekiyorsa, baba da annenin bu doğum sancılarına ortak olup anne ile birlikte dokuz doğurmaktadır. Eğitimin ülke gündeminin ilk sıralarında yer alması da güzel günlerin, daha güzel bir geleceğin doğum sancılarının habercisidir.

***

Her yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda açıklanan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin 2017 yılı Vefa Ödülü’ne merhum Nurettin Topçu layık görüldü. Bu vefa ödülü bir anlamda da eğitime verilen önemin bir göstergesidir. Eğitim konusunda söz söylemeye kendinde hak bulanların en azından Nurettin Topçu’nun Maarif Davamız isimli eserini sindire sindire okumaları gerekmektedir diye düşünüyorum.

Ekrem AYTAR
ekremaytar@gmail.com
twitter.com/ekremaytar